Ana Sayfa
Twitter

Biz Kimiz?

Çocuklara yapılan her türlü olumsuz davranışı önlemek ve bunlara tepki çekmek amacıyla toplanmış duyarlı insanlarız. Amacımız taciz, tecavüz, zorla çalıştırılma, dayak, zorla evlendirilme gibi durumlara maruz kalmış çocuklara ulaşıp yardım edebilmek ve çocukların bu gibi davranışlara maruz kalmasını önlemektir. Önemli olan biraz olsun birşeyleri başarabilcek olmamızdır.

Sizlerden beklediğimiz oluşturduğumuz bu yapılanma içerisinde ne gibi sorunlarla karşılaşıldığını bildirmeniz ve buna hep beraber çözüm yolları aramamızdır.

Bu gibi durumlarda mektuplar, mailler sayesinde ve kimi zamanda toplu tepki oluşturmayı amaçlamaktayız . Ve çocuklar ile ilgili bu durumları elimizden geldği kadar medyaya ulaştırma ve sesimizi duyurma çabasındayız.

Sorunlarla karşılaşan ve bize başvuran insanları onlara yardım sağlayacak avukat, psikolog, öğretmen, doktor gibi kişilere yönledirmeye ve bir şekilde ilgili kurumlarla bağlantı kurmaya çalışacağız.

Çıktığımız bu yolda sizlerden de destek bekleyerek büyük bir tepki oluşturabilirsek onların hala çocuk olduğunu hissetmelerini sağlayabiliriz.

2 Haziran 2010 Çarşamba

Allah, akıl fikir versin!

Geçen hafta içerisinde Türkiye menşeili uluslar arası yardım kuruluşlarından birisi olan İHH organizasyonuyla İsrail’in kara ve deniz ambargosu ve kuşatması nedeniyle çaresiz durumda kalan Gazze’deki Filistin halkına yardım amacıyla gemiler yola çıktılar. Giden gemilerin içerisinde ağırlıklı Türkler olmak üzere 32 farklı ülke vatandaşı olan yaklaşık 700 kişinin bulunduğu bildirilmişti ve yüklerinin tamamen insani yardım (gıda, giyim, ilaç, inşaat malzemesi vb.) olduğu konusu özellikle vurgulanmıştı.

Ancak hareket öncesinde ve sonrasında açıklama yapan İsrail, söz konusu yardım gemilerinin Gazze limanına geçişine izin vermeyeceğini, gerek görmesi halinde gemilere karşı askeri operasyon yapabileceğini, güç kullanabileceğini bildirmişti. Ancak yardımseverler bu ambargoyu delmek için ellerinden geleni yapacaklarını ve uluslar arası camianın bu ambargonun kaldırılması için seslerini duyuracaklarını dile getirdiler ve ısrarcı olduklarını açıkladılar.

Gazze’ye varmaya kararlı gemiler Pazartesi sabaha karşı İsrail karasularının 68-70 mil kadar açığında, İsrail askeri güçleri tarafından ablukaya alındılar. İsrail tüm uluslar arası denizcilik hukukunu hiçe sayarak ve aşırı güç kullanarak gemilere asker indirmeye başladı ve tüm yolcuları esir alıp, gemilere el koydu ve kendi uygun gördüğü bir limana yanaşmaları için rotalarını değiştirdi. Bu operasyonlar sırasında kesin sayı belli olmamakla birlikte 10’un üzerinde insan öldürülmüş, 50 civarında da insan yaralanmıştı.

Öncelikle Türkiye olmak üzere herkes ayağa kalktı, isyan bayrakları açıldı ve İsrail’in bu kez fazla ileri gittiği öne sürüldü. Öyle ya insani yardım götürdüğü öne sürülen gemilerdeki silahsız insanlara bu şekilde davranılması, gereksiz ve aşırı güç kullanımı, yaralanma ve ölümlerle sonuçlanan bir operasyonu ortaya çıkarmıştı.

Olaylar henüz çok sıcak olduğu için bu konuyla ilgili bir çok söylenti, komplo teorileri, provokasyonlar ortalıkta dolanmakta, ancak bizim değineceğimiz konu işin içerisindeki bambaşka bir boyut. Gemi mürettebatından olduğu söylenen bir kişi, eşi ve 13 aylık oğlunu Türker’i de yanında götürmüştü bu sefere. Hem de operasyonların en kanlı bir şekilde yaşandığı söylenen Mavi Marmara gemisindeydiler. Neyse ki anne Nilüfer Çetin ve Türker bebek sağ salim Türkiye’ye geri dönebildiler. Kanlı olayların hemen ardından ülkeye dönüş yapan anne Nilüfer Çetin Türkiye hava limanında yaptığı ilk açıklamada şu sözlerle özetliyordu yaşanan olayları: “Çatışmaların 30 santim ilerisindeydim kamaramda. Son derece kötü ve sert çatışmalar yaşandı, şu anda Mavi Marmara gemisinin içinin tamamı kan!” Sonrasında yaptığı basın toplantısında ise şunu söylüyordu: “Sizlerin de orada olmaktan korkmaması gerektiğiydi Türker’in bu gemiye binmesindeki mesaj. Türker, üzerine düşen misyonu fazlasıyla ve cesurca yerine getirdi. O yüzden bundan olabilecek basın açıklamalarında veya diğer olaylarda Türker’i görmeyeceksiniz. Türker misyonunu tamamladı diye düşünüyorum.”

Bebeğini de yanında götürmesi nedeniyle aldığı eleştirilere yanıt olarak ise “Türker’in basına tanıtılmasındaki tek amacım buydu…Evet bu gemide 13 aylık bir bebek var ve bu gemiyi tamamen sivile çeviren şey, tamamen Türker’in varlığıydı” diyordu.

Şimdi soruyorum sizlere, dünyadan habersiz 13 aylık bir bebeğin bu şekilde bir protestoya alet edilmesi ne derece doğrudur? Ailesi yola çıkmadan önce İsrail’in yapabileceklerini biliyorlardı ve kendilerince çocuklarının bu yolculuğa bir misyon(!) amacıyla çıkartıldığını da açık açık söylüyorlar. Yani, eğer İsrail askerleri yanlışlıkla veya bilerek bu çocuğa en ufak bir zarar verselerdi, bunun suçlusu ve sorumlusu kim olacaktı? Evet, belki Gazze’de Türker bebekten daha savunmasız ve zor durumda olan binlerce çocuk var. Ama dünya kamuoyunun dikkatlerini o çocuklara çekebilmek ve İsrail’in uyguladığı acımasız, hukuksuz ve insanlık dışı ambargoyu durdurabilmek adına kendi çocuğunu bile bile ateşe atan anne ve babanın hiç suçu yok mudur? Nasıl bir ruh halindedir bu insanlar, nasıl olur da kendi çocuklarını böyle bir ortamın içerisine gönül rahatlığıyla sokabilirler. Kendi canlarından kendileri sorumlu olabilirler, bu nedenle de kendileri için istedikleri kararı alabilirler, ama kanun ve vicdanlar önünde henüz bir çocuk hatta bebek sayılacak Türker bebek için nasıl olurda bu kararı verebilirler. Açıkçası akıl sağlıklarından ve inançlarından şüphe ediyorum bu ailenin. Bu çocuğu yetiştirebilecek kadar benlik ve bilinç sahibi olmadıklarını düşünüyorum. Kanun, insanlık ve vicdan gereği bakmakla yükümlü olduğu bir bebeği nasıl olur da bu şekilde tehlikeli bir ortama sokabilir insan? Peki bu bir suç mudur değil midir? Bence öncelikle bunun soruşturulması gerekir.

Bizim amacımız bu yardım organizasyonunu ve gidenleri sorgulamak değildir, evrensel ve insani bir amaç için kendi canlarını bile bile tehlikeye attıkları için onlara saygı bile duyabiliriz, hatta onları ayakta alkışlayabiliriz. Ama el kadar bebeği bu amaçlar uğruna tehlikeye atanlar için sadece “Allah, akıl fikir versin!” diyebiliriz.

0 yorum:

Yorum Gönder